Tuesday 10 December 2024 - 16:22
Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadeti bir efsane değildir / Sakife’nin en önemli sonucu Peygamber’in (s.a.a) hürmetinin zedelenmesi olmuştur

Havza / Ayetullah El-Uzma Mekarim Şirazi “Hz. Zehra’nın (s.a) evine saygısızlık” konulu konuşmasında şu açıklamalarda bulundu: “Sakife’nin en önemli sonuçlarından biri Peygamber’in (s.a.a) hürmetinin zedelenmesiydi. Sakife’de Peygamber’in (s.a.a) Hz. Ali’yi (a.s) hilafet ve ümmetin rehberliği için tayin ettiğine dair açık ifadeleri unutuldu ve Peygamber’in (s.a.a) ümmet üzerindeki heybeti kırıldı.”

Havza Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre, Ayetullah El-Uzma Mekarim Şirazi’nin “Hz. Zehra’nın (s.a) evine saygısızlık” konulu açıklaması, Ehl-i Sünnet kaynaklarında yayımlanmış ve değerli okuyuculara sunulmuştur.

Peygamber Efendimizin (s.a.a) vefatından kısa bir süre sonra gerçekleşen en üzücü olaylardan biri Hz. Zehra’nın (s.a) evine yapılan saldırıdır. Bu saldırıda evin kapısının yakılması, Hz. Zehra’nın (s.a) çocuğunu düşürmesi ve İmam Ali’nin (a.s) zorla mescide götürülerek biat ettirilmesi gibi hadiseler yaşanmıştır. [1]

Peygamber Efendimizin (s.a.a) vefatından kısa bir süre sonra hakka sırt çevirenler, Ehl-i Beyt’e (a.s) ve onun en kıymetli yakınlarına çok büyük musibetler yaşattılar. Bu musibetler, sabır ve direncin simgesi olan Hz. Ali’yi (a.s) bile sarsmış, onu, bir yavrusunu kaybetmiş anne gibi ağlamaya sevk etmiştir. Şaşırtıcı olan ise bu acımasız saldırının delillerinin Ehl-i Sünnet kaynaklarında da geniş bir şekilde yer almasıdır. [2]

Peygamber Efendimizin (s.a.a) Dilinde Hz. Fatıma (s.a)

Peygamber Efendimizin (s.a.a) muhterem kızı Hz. Fatıma (s.a) yüksek bir makama sahipti. Resulullah’ın (s.a.a) kızı hakkında söylediği sözler, onun masumiyetini ve günahlardan uzak oluşunu açıkça ortaya koymaktadır. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Fatıma, benim bir parçamdır. Onu öfkelendiren, beni öfkelendirmiş olur.” [3]

Bu ifadeden açıkça anlaşılmaktadır ki Hz. Fatıma’nın öfkesi, Resulullah’ın (s.a.v) öfkesi anlamına gelir ve bu durum Peygamber Efendimizi rahatsız eder. Böyle bir kişinin cezası ise Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde belirtilmiştir:

“Allah’ın Resulünü incitenler için acı bir azap vardır.” [4]

Hz. Fatıma’nın (s.a) Fazileti ve Masumiyetine İşaret Eden Deliller

Hz. Fatıma’nın (s.a) fazilet ve masumiyetine dair en güçlü delillerden biri, Peygamber Efendimizin (s.a.a) onun hakkında söylediği şu sözdür:

“Ey Fatıma! Şüphesiz ki Allah, senin öfkenle öfkelenir ve senin rızanla razı olur.” [5]

Hz. Fatıma’nın (s.a) sahip olduğu bu yüce makam onun “âlemlerin kadınlarının efendisi” olduğunu göstermektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v), onun hakkında şöyle buyurmuştur:

“Ey Fatıma! Allah’ın sana verdiği bu ikrama razı değil misin? Sen, âlemlerin kadınlarının, bu ümmetin kadınlarının ve mümin kadınların efendisisin.” [6] [7]

Hz. Fatıma’nın (s.a) Evine Saygısızlık

Bunca açık ve kesin tavsiyelere rağmen, maalesef bazı kişiler Hz. Fatıma’nın (s.a) evine yapılan saygıyı göz ardı etmiş ve onun kutsiyetine saldırmışlardır ve bu, öyle üzeri örtülebilecek bir mesele değildir.

Bu konuda Ehl-i Sünnet kaynaklarından bazı açık metinler aktarıyoruz ki Hz. Fatıma’nın (s.a) evine yapılan saygısızlık ve sonrasında meydana gelen olayların tarihi bir gerçek olduğu ortaya çıksın: Bu olay bir efsane değildir!

Her ne kadar halifeler döneminde Ehl-i Beyt’in (a.s) fazilet ve menkıbelerinin yazılıp yayılmasına karşı olağanüstü bir baskı uygulanmış olsa da “Hakikat, kendisinin en büyük koruyucusudur” hükmünce, bu gerçekler tarih ve hadis kitaplarında canlı bir şekilde korunmuştur. Kaynak aktarımlarımızda özellikle ilk dönemlere ait belgelere yer verecek ardından çağdaş yazarlara kadar uzanacağız. [8]

Hz. Fatıma (s.a) ile Olan Düşmanlığın Kökleri

Sakife’nin en önemli sonuçlarından biri Peygamber Efendimizin (s.a.a) hürmetinin zedelenmesiydi. Sakife’de Peygamber’in (s.a.a) Hz. Ali’yi (a.s) halifelik ve ümmetin rehberliği için açıkça tayin ettiği sözleri unutulmuş ve Peygamber’in (s.a.a) ümmet arasındaki saygınlığı kırılmıştı.

Bu durum Peygamber Efendimizin (s.a.a) Ehl-i Beyti ve gerçek müminlerin bu haksız talebe karşı çıkmalarını doğal kılıyordu. Sonuç olarak bu direniş halifelik yönetiminin daha da fazla saygısızlık yapmasına neden olmuş ve Peygamber Efendimizin (s.a.a) ailesine yönelik haksızlıkların ümmet içinde meşrulaşmasını sağlamıştır.

Halifelik yönetimi makamını kabileci taassubu körükleyerek elde etmişti. Bu makamı korumak için o kadar ileri gitmişlerdi ki nihayetinde vahiy ve peygamberlik yuvası olan Hz. Fatıma’nın (s.a) evine saldırdılar. Oysa bu tür bir saldırı birkaç yıl önce hiçbir müslümanın aklından bile geçmezdi. [9]

a) İbn Ebî Şeybe’nin “El-Musannef” Eserinde

Bu tarihsel kesit, halife için biat almanın tehdit ve korkutma yoluyla yapıldığını göstermektedir. Ancak böyle bir biatin ne kadar değerli olduğu okuyucuların takdirine bırakılmaktadır. [10]

Biliyoruz ki Sakife olayından sonra İslam’ın ileri gelenlerinden bazıları Ebu Bekir’e biat etmeyi reddetmişlerdi. Bu kişiler arasında Zübeyr, Abbas bin Abdülmuttalib, Utbe bin Ebu Leheb, Selman-ı Farisi, Ebu Zer el-Gıfari, Ammar bin Yasir, Mikdad bin Esved, Bera bin Azib ve Ebi bin Kâ’b gibi isimler vardı ve hepsi Hz. Fatıma’nın (s.a) evinde toplanmışlardı. [11]

Ebu Bekir’in kuzeni ve “El-Musannef” adlı eserin müellifi İbn Ebî Şeybe (159-235), sahih bir senetle şu aktarımı yapmaktadır: … Ömer bin Hattab şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü’nün kızı… Allah’a yemin ederim ki eğer bu kişiler senin evinde toplanırlarsa, o evin yakılmasını emrederim.” [12]

b) İbn Abdirabbih ve “El-ikd’ül-Ferid” Kitabı

Ehl-i Sünnet’in ünlü âlimlerinden İbn Abdirabbih, şu şekilde nakletmektedir:

“Ebu Bekir, Ömer’i gönderdi ve ona şöyle dedi: Eğer onlar biat etmekten kaçarlarsa onlarla savaş! Ömer elinde bir meşale ile Hz. Fatıma’nın (s.a) evine gidip onu yakmak için geldi. Hz. Fatıma (s.a) önüne çıkıp şöyle dedi: ‘Ey Hatab’ın oğlu! Evimizi mi yakmaya geldin?’ Ömer cevap verdi: ‘Evet, ancak diğer ümmet gibi Ebu Bekir’e biat ettiğiniz takdirde evinizi yakmam.’” [13]

c) Taberî ve Tarihi

Taberî ve İbn Esir Sakife’de bulunan Ensar grubunun, Ömer’in Ebu Bekir'e biat etmeleri için önerisine karşı şu şekilde cevap verdiğini kaydeder: “Biz ancak Ali'ye biat ederiz.” Oysa Hz. Ali (a.s) Beni Haşim ve Zübeyr de dahil olmak üzere bazı muhacirler Sakife’de bulunmamışlardı.

Taberî, bu olaydan sonra Ömer’in Hz. Ali’nin (a.s) evine gittiğini ve orada Talha, Zübeyr ve bazı muhacirlerin bulunduğunu belirtir. Ardından Ömer onlara şu şekilde tehditte bulunur: “Vallahi bu evi sizinle birlikte yakarız veya çıkıp biat edersiniz.” [14]

Bu saldırıya katılanlardan biri Esid bin Hudayr, diğeri ise Selme bin Eslem’dir. [16]

Sonrasında Ebu Bekir’e biat eden Ensar’dan bazıları önemli mevkiler kazanmışlardır. Bunlardan biri Ebu Bekir’in danışmanlarından olan Beşir bin Sa’d, diğeri ise Medine’deki güvenlik güçlerinin başında olan Esid bin Hudayr ve üçüncüsü, Esid’in yardımcısı olan Selme bin Eslem’dir. [17]

d) Belâzürî ve “Ensâbü’l-Eşrâf” Kitabı

Belâzürî, Ensâbü’l-Eşrâf adlı eserinde şu şekilde nakletmektedir: Hz. Fatıma (s.a) Ömer bin Hattab’a dönerek şöyle demiştir: “Ey Hatab’ın oğlu! Evimi yakmak mı istiyorsun?” Ömer ise şu cevabı verir: “Evet, bu, babanın getirdiği şeyler için daha uygun olur.” [18]

Sakife’den kaynaklanan bu saygısızlıklar öylesine ileri gitmiştir ki, Hz. Ali (a.s) biat için Ebu Bekir’e getirildiğinde şöyle demiştir: “Eğer biat etmezsem ne yapacaksınız?” Onlar da şu şekilde cevap verirler: “Allah’a yemin ederim ki seni başından ayırırız.” [19]

Açıkça görülmektedir ki bu tür saygısızlıklar, yıllarca Peygamber Efendimizin (s.a.a) yanında bulunan, O’nun huzurunda değer kazanan ve itibar elde eden kişiler tarafından yapılmıştır. Bu durum fırsatçılar ve özellikle Beni Ümeyye gibi gruplar tarafından ne kadar kötüye kullanılabileceğini, İslam’ın geleceği üzerinde ne kadar acı verici olaylar yaratabileceğini ve sonraki nesiller için karanlık sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne sermektedir. [20]

Saldırı Gerçekleşti!

Buraya kadar saygısızlık yapma kararına açıkça atıfta bulunan kısımlar ele alındı. [21] Bazı gruplar bu felaketin devamını net bir şekilde aktarmak istememiş veya buna cesaret edememişken bazıları ise olayın özüne yani Hz. Fatıma’nın (s.a) evine yapılan saldırıya ve saygısızlığa değinmişlerdir. Şimdi Hz. Fatıma’nın (s.a) evine yapılan saldırı ve saygısızlıkla ilgili belgeleri inceleyeceğiz. [22] Bu, bu kötü niyetin pratikte nasıl hayata geçirildiğini ortaya koymaktadır. Sakın bu kişilerin yalnızca tehdit ve korkutma amaçladığını, Hz. Ali (a.s) ve dostlarını biat etmeye zorlamak istediklerini ve bu tehditlerin pratiğe dökülmesini istemediklerini düşünmeyin. [23]

e) İbn Hacer ve “Lisânü’l-Mîzân”

Zehebî, Mîzânü’l-İ’tidâl [24] ve İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân [25] eserlerinde, Alvân bin Dâvud’un hayatını açıklarken şu rivayeti nakletmişlerdir: Ebu Bekir ölümüne yol açan hastalığı sırasında şunları söylemiştir: “Keşke Fatıma’nın evini zorla açmasaydım ve onu bırakmış olsaydım, hatta eğer savaş için kapılarını kapatmış olsalar da!” [26]

f) Yine İbn Abdirabbih “El-ikd’ül-Ferid” Kitabında

Endülüslü âlim İbn Abdirrabbih (ö. 463) El-ikd’ül-Ferid adlı eserinde, Abdurrahman bin Avf’tan şu rivayeti nakleder: “Ebu Bekir’in hastalığı sırasında onu ziyaret ettim. O bana dedi ki: ‘Keşke üç şey yapmasaydım, bunlardan biri de şudur: Keşke Fatıma’nın evinin kapısını açmasaydım, her ne kadar onlar savaş için kapıyı kapatmış olsalar da.’” [27]

g) El-Mes’ûdî ve “Mürûcü’z-Zeheb”

Mes’ûdî (ö. 325) Mürûcü’z-Zeheb adlı eserinde şöyle yazar: “Ebu Bekir ölüm döşeğindeyken, üç şey yaptım ve keşke yapmasaydım, dedi. Bunlardan biri şuydu: ‘Keşke Fatıma’nın evine girmemiş olsaydım ve bu konuda çok şey söylemişti.’” [28]

Mes’ûdî, Ehl-i Beyt’e karşı genellikle olumlu bir tavır sergilemiş olsa da burada halifesinin sözlerini aktarmaktan kaçınmış ve dolaylı bir şekilde reddetmiştir. Ancak bunun sebebini sadece Allah bilir, kullar ise kısmen farkındadır. [29]

h) İbn Haldûn ve “El-Kâmil”

İbn Ebî Hâdîd, El-Kâmil adlı eserinde, ünlü edebiyatçı ve yazarı Muhammed bin Yezîd bin Abdülaziz el-Bağdâdî (ö. 285) tarafından aktarılan şu rivayeti nakleder: “Keşke Fatıma’nın evini açmasaydım ve bırakmış olsaydım, hatta ev savaş için kapalı olsa da.” [30]

i) Zehebî ve “Mîzânü’l-İ’tidâl”

Zehebî, Mîzânü’l-İ’tidâl adlı eserinde Kûfeli muhaddis Muhammed bin Ahmed’in rivayet ettiği bir hadiseyi aktarır: “Ömer, Fatıma’ya tekme attı ve onun rahmindeki Muhsin adlı çocuğunu düşürmesine neden oldu.” [31]

j) Mukatil bin Atıyye ve “El-İmamet ve’l-Hilâfe” Kitabı

Henüz daha söylenecek çok şey olsa da bu tartışmayı Mukatil bin Atıyye’nin El-İmamet ve’l-Hilâfe adlı kitabından bir başka hadis ile sonlandırıyoruz. O, bu kitapta şöyle yazar: “Ebu Bekir, insanlardan tehdit ve kılıç zoruyla biat aldıktan sonra Ömer, Kunfuz ve bir grup adamı Ali ve Fatıma’nın (Allah’ın selamı üzerine olsun) evine gönderdi. Ömer, Fatıma’nın evinin etrafında odun biriktirdi ve evin kapısını ateşe verdi…” [32]

Bu rivayetin altında, daha birçok ifade bulunmaktadır ki onları açıklamak kalemle mümkün değildir.

Sonuç olarak: Hz. Fatıma’nın Şehadeti Efsane Değildir

Bu nakiller ve açık deliller sünni kaynaklardan gelen, Ömer’in tehditlerinin uygulamaya konulduğunu ve Hz. Fatıma’nın (s.a.) evine zorla ya da ateşle girildiğini açıkça göstermektedir. Sünni kaynaklarında yer alan bu sağlam belgeler ışığında Hz. Fatıma’nın (s.a.) şehadeti, inkâr edilemez tarihi bir gerçektir. Ancak bazı kimseler hâlâ bu olayı “şehadet efsanesi” olarak nitelendirip, uydurma olduğunu iddia etmektedirler. Eğer bu kişiler bu gerçekleri inkâr etme konusunda ısrarcı olmasalardı biz de bu tartışmayı bu kadar genişletme gereği duymazdık.

Kaynakça

[1] İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 38.

[2] Aynı yer, s. 39.

[3] Fethu’l-Bari Şerhi Sahih-i Buhari, Cilt 7, s. 84 ve ayrıca Buhari, bu hadisi Nebevi İşaretler bölümünde, Cilt 6, s. 491 ve el-Megazi’nin sonlarında, Cilt 8, s. 110’da da nakletmiştir.

[4] Tevbe, Ayet 61.

[5] Müstedrek-i Hâkim, Cilt 3, s. 154, el-Mecma’ul-Zevâid, Cilt 9, s. 203 ve Hâkim, Müstedrek kitabında, Buhari ve Müslim’in hadisin doğruluğu için gerekli gördüğü şartları taşıyan hadisler nakletmektedir.

[6] Müstedrek-i Hâkim, Cilt 3, s. 156.

[7] İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 4.

[8] Aynı yer, s. 42.

[9] Aşura: Kökenler, Nedenler, Olaylar, Sonuçlar Kitabı, s. 118.

[10] İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 47.

[11] Aşura: Kökenler, Nedenler, Olaylar, Sonuçlar Kitabı, s. 117.

[12] İbn-i Ebi Şeybe’nin el-Müsned, Cilt 8, s. 572, el-Megazi Kitabı. İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 43.

[13] “Ebubekir, Ömer bin Hattab’ı gönderdi ve ona dedi ki: ‘Eğer onlar (Fatıma’nın evinde) biat etmezlerse, onlarla savaş!’ Ömer, bir ateş parçası alarak evin üzerine doğru gitmeye başladı ve Fatıma (a.s) ona şöyle dedi: ‘Ey Hattab oğlu! Bizim evimizi yakmaya mı geldin?’ Ömer cevap verdi: ‘Evet ama ümmetin biat ettiğine biat ederseniz yapmam.’” (Aḫd al-Ferīd, Cilt 4, s. 259-260). Ayrıca bkz: el-İmâmetü ve’s-Siyâse, Cilt 1, s. 30, Enṣâb al-Eşrâf, “Sakîfe Konusu”, Dr. Zekâr ve Dr. Ziriklî’nin çalışması, Cilt 2, s. 268.

[14] İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 9, s. 414.

[15] “Ömer bin Hattab, Ali’nin evine geldiğinde içinde Talha, Zübeyr ve muhacirlerden bazı kişiler bulunuyordu. Ömer dedi: ‘Allah’a yemin ederim, ya sizin evinizi yakacağım, ya da biat etmeye çıkacaksınız.’” (Taberi Tarihi, Cilt 2, s. 443); Aşura: Kökenler, Nedenler, Olaylar, Sonuçlar Kitabı, s. 118.

[16] Sıfinetü’l-Bihar, madde: Esed.

[17] el-Emâmetü ve’s-Siyâse kitabına, s. 9 ve sonrasına bakılabilir; (İmam Ali (a.s) Mesajı, Cilt 9, s. 414).

[18] Enṣâb al-Aşrâf, Cilt 2, s. 268, “Sakîfe Konusu”.

[19] “Sonunda Ali’yi çıkardılar ve onu Ebubekir’e götürdüler, Ebubekir’e ‘Eğer ben bunu yapmazsam ne olur?’ dedi: ‘O zaman, Allah’a yemin ederim, boynunu vuracağız.’ dediler.” (el-Emâmetü ve’s-Siyâse, Cilt 1, s. 30-31, “Ali ibn Ebi Talib’in Biat Süreci”).

[20] Aşura: Kökenler, Nedenler, Olaylar, Sonuçlar Kitabı, s. 119.

[21] İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 47.

[22] Aynı yer, s. 48.

[23] Aynı yer, s. 47.

[24] Bakınız: Cilt 3, s. 108.

[25] Bakınız: Cilt 4, s. 189.

[26] Taberi’nin Tarihi (Cilt 2, s. 619) ve ayrıca el-Emâmetü ve’s-Siyâse, Cilt 1, s. 36, Mürûc’ü’z-Zeheb, Cilt 2, s. 301’de de yer alır; Aşura: Kökenler, Nedenler, Olaylar, Sonuçlar Kitabı, s. 118.

[27] Aḫd al-Ferīd, Cilt 4, s. 93, Matbaat al-Hilal; (İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 50).

[28] Mürûc’ü’z-Zeheb, Cilt 2, s. 301, Dar al-Andalus Yayınları, Beyrut.

[29] İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 51.

[30] Şerh Nehcü’l-Belâğa, İbn Ebi’l-Hadid, Cilt 2, s. 46-47, Mısır baskısı; (İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 50).

[31] Mîzânü’l-İ’tidâl, Cilt 1, s. 139, No. 552; (İmam Ali (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 51).

[32] İmam Ali’nin (a.s) Mesajı, Cilt 8, s. 53.

[33] Aynı yer, s. 49.

[34] Aynı yer, s. 53.

Tags

Your Comment

You are replying to: .
captcha