Havza Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre Ayetullah Hamaney Suriye halkının işgalcilere karşı er ya da geç zafere ulaşacağını ve Yemen, Filistin, Lübnan’daki direnişin kararlılıkla devam edeceğini belirterek Harem Savunucuları şehitlerini övgüyle andı ve şöyle dedi: “Süleymani, İran’ı da bir harem olarak görüyordu. Eğer o tertemiz kanlar dökülmeseydi bugün ne haremlerden ne de mukaddes mekânlardan bir iz kalırdı.”
İran İslam İnkılabı Rehberi, İran ve dünyanın dört bir yanından binlerce ziyaretçinin Şehit Süleymani’nin kabrine duyduğu yoğun sevgiyi Allah’ın bahşettiği bir izzet ve Süleymani’nin ihlaslı duruşunun bir sonucu olarak değerlendirdi ve şöyle ekledi: “Kur’an’ın açıkça belirttiği gibi izzet yalnızca Allah’ın elindedir. Bu ilahi hakikati kavrayıp hayatımıza yön vermeliyiz.”
Ayetullah Hamaney, General Süleymani’yi hem büyük bir mücadeleci hem de samimi ve yakın bir dostu olarak tanımladı. Süleymani’nin en belirgin özelliklerinden birinin, tehlike anlarında cesurca, hızlı ve zamanında harekete geçmesi olduğunu vurguladı.
Ayrıca Hacı Kasım’ın 2000’li yılların başlarından itibaren, Amerika’nın Afganistan ve Irak’taki kötülüklerine karşı mücadele sahasında bulunduğunu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “Amerika’nın bu iki ülkeyi işgal etmesinin asıl hedefi İran’dı. Ancak Süleymani, Amerika’nın gösterişli görünüşünden asla korkmadı ve mücadeleye korkusuzca atıldı. Sonunda bu işgaller, Amerika’nın ağır yenilgisiyle ve o büyük komploların boşa çıkarılmasıyla sonuçlandı.”
Ayetullah Hamaney, General Süleymani’nin o dönemdeki eşsiz rolünü anlatmaktan veya yazıya dökmekten kaçındığını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “Bu konuda birçok bilgi mevcuttur ve bunlar siyasi literatürümüzün kalıcı belgeleri haline getirilerek gelecek nesillere aktarılmalıdır.”
İslam İnkılabı Rehberi işgalci Amerikan güçlerinin saldırısı sırasında Hz. Emirü’l-Müminin’in (a.s) haremini savunan silahsız ve savunmasız bir avuç Iraklı gencin mücadelesine dikkat çekerek şöyle dedi: “General Süleymani, kendisini bir görevde hissederek hızla o gençlerle iletişim kurdu ve onları kurtardı. Elbette bu meselede Irak’taki dini mercilerin de olağanüstü ve çok etkili bir rolü oldu.”
Ayetullah Hamaney, Amerikan güçlerinin Irak’ı işgal etme amacının Saddam’ın yerini almak olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Amerikalılar Irak’a yerleşmek için gelmişlerdi. Ancak General Süleymani ve yol arkadaşları zor, karmaşık ve uzun bir süreçte; siyasi, askeri, medya ve kültür unsurlarını içeren bir hibrit savaşta, Irak halkının kendi kaderlerini tayin etmesi yolunda temel bir rol oynadılar.”
İslam İnkılabı Rehberi, Hacı Kasım Süleymani’nin sahada hızlı, zamanında ve belirleyici şekilde varlık göstermesinin Amerika destekli IŞİD komplosunun bozguna uğratılmasındaki etkisini vurguladı ve şöyle dedi: “Tekfirci terörizme karşı mücadelede Iraklı gençler gerçek anlamda parladılar. Ancak bölgenin varlığını ve geleceğini belirleyen bu komplonun etkisiz hale getirilmesinde Süleymani, üstün cesareti, fedakârlığı ve liderliğiyle eşsiz bir rol oynadı.”
Ayetullah Hamaney, General Süleymani’nin cihat sahasındaki temel stratejisini “Direniş Cephesini Canlandırmak” olarak tanımladı ve ekledi: “Süleymani’nin öne çıkan özelliği Suriye, Lübnan ve Irak’ın potansiyelini, gençlerini ve milli güçlerini direnişi yeniden canlandırmak için en iyi şekilde kullanmasıydı.”
İslam İnkılabı Rehberi, IŞİD’e karşı direnişin dönüm noktalarından birinin dini mercilerin fetvasıyla binlerce gencin mücadeleye katılması olduğunu belirtti ve şöyle ekledi: “O gençler sahaya çıktı ancak ne silahları ne de organizasyonları vardı. Süleymani, özellikle değerli bir insan olan Şehit Ebu Mehdi ve diğer Iraklı mücahitlerin yardımıyla bu gençleri organize etti, silahlandırdı ve eğitti.”
Ayetullah Hamaney, Hacı Kasım Süleymani’nin tüm cihat ve mücadele dönemlerinde “mukaddes mekânların savunulmasını” temel bir ilke olarak benimsediğini ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti: “Süleymani, İran’ı da bir harem olarak görüp savunuyordu. Mukaddes mekânların ve değerlerin savunulmasına dayanan bu mantık, çok önemli ve zaruridir.”
Ayetullah Hamaney, General Süleymani’nin mukaddes mekânların savunulmasını temel bir ilke olarak gördüğünü vurgulayarak şöyle dedi: “Süleymani için Necef ve Kerbela’daki mukaddes mekânlar, Zeynebiye, Şam ve Irak’taki sahabelerin türbeleri ve özellikle Mescid-i Aksa’yı savunmak büyük bir öncelikti. Bu yüzden Şehit Heniyye, Süleymani’yi cenaze töreninde ‘Kudüs Şehidi’ olarak adlandırdı.”
İslam İnkılabı Rehberi, Şehit Süleymani’nin bir diğer önemli özelliğini ülke meselelerini dar bir çerçevede değil küresel bir bakış açısıyla analiz etmesi olarak nitelendirdi ve şöyle dedi: “Süleymani, her önemli bölgesel ve küresel olayın ülkemiz üzerinde de etkili olacağına inanırdı. Bu perspektifle, tehlikeleri sınırlarımızın ötesinde görür ve önlem almak için harekete geçerdi.”
Ayetullah Hamaney, Süleymani’nin özelliklerini ve üstün niteliklerini “Süleymani Ekolü” çerçevesinde değerlendirmenin mümkün olduğunu belirtti ve ekledi: “Bu ekol, İslam ve Kur’an ekolüdür. Şehit Süleymani bu ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalarak bir ‘ölçü, merkez ve mihver’ haline geldi. Eğer biz de aynı iman ve salih amele sahip olursak bir Süleymani olabilir ve Allah’ın lütfuna mazhar olabiliriz.”
Konuşmasının başka bir bölümünde, Harem savunması meselesine değinen İslam İnkılabı Rehberi, bu uğurda dökülen temiz kanların önemine işaret ederek şunları söyledi: “Bazıları bölgedeki son olaylarla birlikte harem savunmasında dökülen kanların boşa gittiğini düşünüyor ya da ifade ediyor. Bu büyük bir yanlış ve hatadır. Eğer Hacı Kasım ve Harem Savunucuları’nın cesur mücadelesi olmasaydı bugün ne Zeynebiye’den ne de Kerbela ve Necef’ten bir iz kalırdı.”
Ayetullah Hamaney, geçmişte Samarra’da yaşanan ihmale dikkat çekerek şunları söyledi: “Bir dönem Samarra’da bir gaflet oldu ve tekfirci gruplar, Amerika’nın desteğiyle İmam Hasan Askeri (a.s) ve İmam Hadi’nin (a.s.) türbesini yıktılar. Ancak imanlı gençlerin fedakârlığı ve cesareti olmasaydı diğer mukaddes mekânlar ve Müslümanların gönül kıbleleri de aynı acı akıbete uğrayabilirdi. Fakat Harem Savunucuları düşmana set çekip ona ağır bir darbe indirdiler.”
İslam İnkılabı Rehberi, Harem savunmasının hakikatini sadece kutsal bir mekânın savunulması değil o mekânın sahibi ve İmamların öğretilerinin savunulması olarak tanımladı ve şöyle dedi: “Kur’an kültürüne göre hak ve Allah yolunda dökülen her kan, zaferle sonuçlanmasa bile asla boşa gitmez ve Allah katında değerlidir. Tıpkı Uhud’da Hz. Hamza’nın kanı ve en önemlisi Kerbela’da Hz. Hüseyin’in (a.s) kanı gibi.”
Ayetullah Hamaney, zaferin kesin olduğunu vurgulayarak ekledi: “Bugün batılın geçici hareketlerine bakarak umutsuzluğa kapılmamalıyız. Çünkü onlar bir gün iman edenlerin ayakları altında ezileceklerdir.”
İran İslam İnkılabı Rehberi, son yıllarda yaşanan olayları, Şehit Süleymani ve arkadaşlarının Harem savunmasındaki etkili faaliyetlerini “İnkılabın bereketli ağacının canlılığı, tazeliği ve verimliliği” olarak değerlendirdi. Şöyle dedi: “1980’lerde gençler, cepheye gitmek için anne ve babalarının rızasını almak üzere ayaklarına kapanırlardı. 2000’li yıllarda da Şehit Hüceci gibi gençler annelerinin ayaklarını öperek cihat izni istediler. Bu, İslam Cumhuriyeti’nin 46 yılın ardından hâlâ ne kadar canlı ve güçlü olduğunu gösteriyor.”
Ayetullah Hamaney, milyonlarca İranlı gencin İslam’ı savunma yolunda canlarını feda etmeye hazır olduğuna dikkat çekerek şöyle dedi: “Harem Savunucuları, düşmanların ağır yatırımlarına ve harcamalarına rağmen direniş bayrağının hâlâ dalgalandığını ve düşmanın bu bayrağı Lübnan, Filistin, Suriye, Irak ve İran’da indiremeyeceğini gösterdiler.”
İslam İnkılabı Rehberi her ülkenin ulusal direniş gücünün devamı için güç unsurlarını muhafaza etmesinin zaruri olduğunu vurguladı ve ekledi: “İmanlı ve fedakârlığa hazır gençler bir ülkenin en önemli istikrar ve güç unsurlarıdır. Bu gençlerin sahneden çıkarılmaması gerekir.”
Ayetullah Hamaney bu konunun İran’da büyük ölçüde dikkate alındığını ifade ederek şu tavsiyede bulundu: “Diğer ülkeler de bu gerçeğe dikkat etmelidir. Çünkü imanlı ve fedakâr gençler sahneden çekildiğinde Suriye’de olduğu gibi yabancıların işgaliyle toprak kaybı, kaos ve düzensizlik yaşanır. Amerika, Siyonist rejim ve diğer saldırgan ülkelerin müdahalesi bu duruma yol açabilir.”
İslam İnkılabı Rehberi, Suriye’deki işgalci güçlerin kalıcı olamayacağını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Suriye, Suriye halkına aittir. Suriye topraklarına tecavüz edenler er ya da geç Suriyeli cesur gençlerin gücü karşısında geri çekilmek zorunda kalacaklardır.”
Ayetullah Hamaney, Amerika’nın Suriye’de ardı ardına üsler kurduğuna dikkat çekerek şöyle dedi: “Bir milletin toprağına tecavüz edenler oradan çıkmalıdır; aksi takdirde çıkarılırlar. Dolayısıyla Amerikan üsleri de kesinlikle Suriyeli gençlerin ayakları altında ezilecektir.”
Ayetullah Hamaney, nihai zaferin müminlere ait olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Lübnan direnişin sembolüdür; yaralı olsa da boyun eğmemiştir ve sonunda zafer kazanacaktır. Aynı şekilde Yemen de direnişin sembolüdür ve zafer kazanacaktır. İnşallah başta açgözlü ve suçlu Amerika olmak üzere saldırgan düşmanlar bölge halkını rahat bırakmak zorunda kalacak ve zilletle bölgeden çıkacaklardır.”
Ayetullah Hamaney, konuşmasının başında Recep ayının dua, ibadet ve Allah’a yönelme ayı olduğunu belirterek bu ayın derin ilahi anlamlarla dolu dualarına dikkat çekti ve ekledi: “Recep ayının fırsatlarından yararlanarak kalpleri, ruhları ve niyetleri Allah’ın sonsuz rahmet denizine bağlamalı ve O’ndan kulluk için azim, güç ve başarı dilemeliyiz.”
Bu görüşmede, General Süleymani’nin ailesi, Harem Savunucusu şehitlerin aileleri, geçen yıl Kirman’daki terör saldırısında şehit olanların aileleri, 2020 yılında General Süleymani’nin cenaze töreninde şehit olanların aileleri ve son dönemde Lübnan’da yaralanan ve şehit olanların aileleri hazır bulundu.
Your Comment