Havza Haber Ajansı'nın haberine göre “Şehit General Kasım Süleymani Ödülü” adıyla düzenlenen Üçüncü İki Yıllık Savunma, Direniş ve Araştırma Eserleri Seçimi Ödülleri’nin kapanış töreni, bugün (Pazar) Milli İslam Devrimi ve Kutsal Savunma Müzesi’nde gerçekleşti.
Törene İran Devrim Muhafızları Genel Komutanı General Hüseyin Selami, Kutsal Savunma Değerleri Koruma ve Yayma Vakfı Başkanı General Behnam Karger, Hatem-ül Enbiya Merkezi Karargahı Yardımcısı General Muhammed Cafer Esedi, İran Devrim Muhafızları Koordinasyon Başkan Yardımcısı General Ali Fazli, Vakıf Başkan Yardımcısı General Nebi Sohrabi, Savunma Değerlerini Koruma Araştırma Merkezi Başkanı General Ramazan Şerif, İran Parlamentosu Üyesi Muhammed İsmail Kevseri ve askeri ve sivil yetkililerin yanı sıra yazarlar, sanatçılar ve şehit aileleri katıldı.
General Selami, bu törende yaptığı konuşmada Kutsal Savunma’yı ülke tarihinin en görkemli olaylarından biri olarak nitelendirerek şunları söyledi: "Bir milletin kimliği ve kişiliği tarihinden ayrı düşünülemez. Her ülkenin ve milletin itibarı, onuru ve kimliği; o milletin tarihini oluşturan olayların, kahramanlıkların ve büyük şahsiyetlerin rollerinin birikimidir. Hatta bir milletin tüm bireylerinin tarih boyunca üstlendikleri roller bu bütünün bir parçasıdır.”
Tarihin birbirinden kopuk olaylardan oluşan bir toplam değil, kesintisiz bir zaman çizgisi olduğunu vurgulayan General Selami, sözlerine şöyle devam etti: "Hiçbir millet geçmişinden koparılamaz. Biz hâlâ İslam’ın ve İran’ın yakın ve uzak geçmişiyle derin bir bağ içindeyiz.”
Devrim Muhafızları Genel Komutanı konuşmasına şöyle devam etti: "Aşura, hayatımızın tüm yönlerinde yaşayan bir kimlik, akan bir gerçeklik ve bizi şekillendiren değerlerin, erdemlerin ve ideallerin kaynağı olarak varlığını sürdürmektedir. Biz Aşura ile derin bir bağ içindeyiz.”
General Selami sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Hâlâ geçmiş savaş hikayelerini okuduğumuzda zaferler kazandığımız anlar bizi sevindiriyor, moralimizi yükseltiyor ve bizi yeniliyor. Ancak mağlubiyet yaşadığımız tarihin bölümlerine döndüğümüzde, hüzünleniyor ve içimize kapanıyoruz. Biz hem geçmişte hem gelecekte hem de şimdiki zamanda yaşıyoruz.”
General Selami, olayların bir milletin varlığını şekillendirdiğini vurgulayarak şöyle konuştu: "Ülkelerin ve milletlerin yeteneklerini ve kapasitelerini değerlendirmek için geçmişteki olaylara bakmak güvenilir bir ölçüt sunar. Geçmiş, bir aynadır ve milletlerin bugün ve gelecekte nasıl hareket edeceklerini anlamak için bu aynaya bakmak gerekir. Savaşlar her zaman milletlerin varlığını yok etmek ve onları haritadan silmek amacıyla tasarlanır. Eğer milletler bu olaylarda kahramanlık destanları yazmazsa siyasi coğrafyadan sonsuza dek silinirler.”
Devrim Muhafızları Genel Komutanı sözlerine şöyle devam etti: "Eğer büyük siyasi liderler düşmanlara karşı bir set oluşturmaz ve bir milletin ruhunu görkemli bir başarı için harekete geçirmezse, o milletler kırılır ve dağılır.”
General Selami konuşmasına şöyle devam etti: "Tarih, yükselişler ve düşüşler, yenilgiler ve zaferler, şanlı başarılar ve bazen utanç dolu lekelerle doludur. Bir milletin tarihin hangi yönünü seçeceği ve kendisi için nasıl bir iz, etki ve miras bırakacağı son derece önemlidir.”
General Selami, zorlu dönemleri aşmak için milletlerin büyük liderlere ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak şunları ekledi: "Bu liderler ruhlarını, kişiliklerini ve ideallerini milletin dokusuna yansıtarak kendilerine yaraşır bireyler yetiştirmelidir.”
Devrim Muhafızları Genel Komutanı şu ifadeleri kullandı: "Direniş gösterebilmek için bir fikri sisteme, manevi bir desteğe ve inançlardaki güçlü bir altyapıya ihtiyaç vardır. Ayakta durmak, sabit kalmak ve direnmek, sadece fiziksel olarak değil; kalpler, inançlar, idealler ve kimliklerle ilgilidir. Kutsal Savunma bu niteliklere sahip bir mücadeleydi.”
Kutsal Savunma Eserlerinin Yazarları, Ölümsüzlük Kültürünü Aktarıyor
General Selami şunları ifade etti: "Kutsal Savunma üzerine yazı yazmak, yalnızca tarihsel bir anlatı, hatıraların aktarımı ya da hikaye yazımı değildir. Bu bir öğretiyi, değerleri, kültürleri, erdemleri ve bir ruhu canlandırmak ve aktarmaktır. Bu ruh, bir milletin sürekli varlığı için kendi hayatından vazgeçen insanların derinliklerinden gelir. Onlar, bir milletin ihtişamı kadar yüce manevi değerleri taşıyan, yüksek karakterli, seçkin bireylerdir. Kalıcı olmak için gitmeyi seçerler.”
General Selami, bu kahramanların büyük hayallere sahip, yaşamaya düşkün, mutluluk ve özgürlüğü ve insanlık onurunu arzulayan insanlar olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: "Onlar yaşamı severler ancak bazen ölümü, bir ölümsüzlük dünyasıyla karşılaştırır, değiştirir ve takas ederler. Onlar ölümsüzlüğü severler. Şehadet ölümsüzlüğün sırrıdır. Kerbela ve Aşura’nın mantığı ölümsüzlüğü sevmektir.”
General Selami şunları söyledi: "Şehadet yalnızca şehidin kendisinin ölümsüzleşmesi değil, aynı zamanda onun bıraktığı etkinin dünyada bir iz oluşturmasıdır. Şehadet onurun, direnişin ve kararlılığın sonsuz bir çizgisini çizmektir.”
Devrim Muhafızları Genel Komutanı sözlerine şöyle devam etti: "Kutsal Savunma yazarları, ölümsüzlük kültürünü aktararak nesilleri bu değerlerle bağlar ve büyük hikayenin kahramanlarını yaşatır. Kahramanlara sahip bir millet gerçekten mutludur. Kutsal Savunma hakkında ne kadar konuşursak konuşalım bu hikaye asla sona ermez.”
General Selami, Kutsal Savunma yazarlarının ölümsüz kahramanlıkların taşıyıcıları olduğunu vurgulayarak şunları ekledi: "Bu kahramanlıklar yapay hikayeler ve sahte kahramanlar değil gerçek olaylar, gerçek insanlar ve sonsuza dek yaşayan gerçek hikayelerdir.”
General Selami şu şekilde devam etti: "Eğer Kutsal Savunma olmasaydı bu kadar büyük bir ilerleme ve görünüşte güce sahip emperyalizme karşı duramazdık. Biz direnişi Kutsal Savunma’da öğrendik; direniş edebiyatı toplumda yayıldı ve o kahramanlar hâlâ destanlar yaratmaya devam ediyor ve şehit oluyorlar.”
Devrim Muhafızları Genel Komutanı sözlerini şu şekilde tamamladı: "Bugün Kutsal Savunma kahramanlarının ne yaptıklarını daha iyi anlıyoruz. O kahramanlar mermilerden ve patlamaların gürültüsünden korkmadılar, bayraklarını korudular, toprağa basmaktan çekinmediler ve bombaların patlamalarından korkmadılar. Bugün onların ne kadar değerli olduklarını ve bizim bağımsızlık, onur ve şerefimizin temel direkleri olduklarını daha iyi anlıyoruz.”
İran’ın Suriye’deki Varlığı, Müslümanların Onurunu Korumak İçindi
General Selami, ardından Suriye’deki mevcut durumu işaret ederek şunları söyledi: "Eğer bir ordu ve silahlı kuvvetler direnmez ve karşı koymazsa ne kadar kısa bir sürede tüm topraklarının düştüğünü ve direnişin gücünü şimdi daha iyi anlıyoruz. Bugün Şam’daki halk, direniş liderleri olmazsa milletin başına neler geleceğini ve ülkenin nasıl parçalanacağını fark ediyorlar. Bir taraftan Siyonistler, kuzeyden ise başka bir grup bu toprakları işgal ediyor. İnsanlar ise bu süreçte çaresiz ve şaşkın bir halde.”
General Selami sözlerine şöyle devam etti: "Bugün yabancı güçler Suriye’de aç bir kurt gibi yalnız bir ceylanın peşine düşmüş halde ve her biri onun etinden bir parça koparıyor. Bu acı bir ders, ama Kutsal Savunma’dan kalan büyük derslerle birlikte bu durumu dikkatle değerlendirmeliyiz.”
Devrim Muhafızları Genel Komutanı şöyle devam etti: "Bir ülke, halkını her koşulda direnişe çağıran ve kendisi doğrudan ve kararlılıkla sahada olan bir lidere sahipse hiçbir tehditten korkmaz, halkını direnişe hazırlar ve düşmanın saldırgan politikalarını birer birer boşa çıkarır. Tıpkı Musa (a.s.) gibi halkını denizlerden geçirir. İşte burada bir devrimin hidayet ve rehberliğin çok güzel tanımalıyız. O zaman büyük bir servetimiz olduğunu anlarız.”
Devrim Muhafızları Genel Komutanı son olarak şunları belirtti: “Tarih, bizim en büyük destekçimiz ve sermayemizdir. Eğer biri bizimle karşı karşıya gelmek isterse biraz geri durur ve bu topraklarda her türlü özgürlük, bağımsızlık ve toprak bütünlüğü için asla geri adım atmayan erkekler ve kadınların kim olduğunu görür.”
General Selami şu şekilde devam etti: "Suriye’de herkes gördü ki biz orada olduğumuz sürece Suriye halkı yaşamını sürdürebiliyordu. Biz onların onurlarını korumak için gittik, topraklarını kendi ülkemize katmak için değil. Oraya yardım etmek ve o milletin onurunun yok olmasına engel olmak için gitmiştik.”
General Selami ekledi: "Suriye'de rejim çöktüğünde ne tür talihsiz olayların yaşandığını gördük. Siyonistler silahsız bir şekilde Şam halkını kontrol edebiliyorlar. Bu kabul edilemez bir şeydir, karşı durmak gerekiyor. Tıpkı İslam İnkılabı Lideri’nin dediği gibi Suriye, Allah’ın izniyle genç ve deneyimli askerleri tarafından özgür kılınacaktır. Siyonistler çok ağır bir bedel ödeyecek ve bu topraklarda gömülecekler; ancak bunun gerçekleşmesi için biraz zaman, irade ve İslam dünyasının onurlu gençlerinde bulunan büyük bir inanç gerekmektedir.”
General Selami şunları belirtti: "Bugün İslam dünyası bir cihat alanıdır ve Müslümanların saadeti cihat meydanından geçiyor. Biz güvenliğimizi, bağımsızlığımızı, sistemimizi, çıkarlarımızı, tarihimizi ve topraklarımızı kararlı bir şekilde savunmaya devam edeceğiz. Bu toprak yabancıların ilgisizce bakabileceği bir yer değildir; burası cihatçı erkekler ve kadınların topraklarıdır.”
Your Comment