۱۳ آذر ۱۴۰۳ |۱ جمادی‌الثانی ۱۴۴۶ | Dec 3, 2024
حجت الاسلام رمضانی

Havza / Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Genel Sekreteri günümüzde bazı grupların zulüm ve işgal gerçekleştirdiğini belirterek: "Fıkhi kaidelere göre bu duruma karşı durmazsak, her şey yok olacaktır" dedi.


Havza Haber Ajansı'nın aktardığına göre Üstat Rıza Ramazani, dün akşam düzenlenen üçüncü Gilanlı Şehitleri anma töreninde Hazreti Fatıma'nın (s.a) kişiliğine değinerek şunları söyledi: "Bu büyük İslam şahsiyetine bakışımız örnek alıcı olmalıdır. Sadece kadınlar ve kızlar değil, tüm insanlık O'nun hayatından ders alabilir. Hazreti Fatıma'nın (s.a) hayatı, kısa ama bereketliydi. Tevhid temeline dayanan kevser akımı, adalet arayışına yönelik bir harekettir ve toplumsal düşünce sisteminde sorunları çözebilir."

Kur'an'da 300 Ayet Kadınlar Hakkındadır

Uzmanlar Meclisi üyesi: "İslam'ın, kadınların evde oturup sosyal hayatta aktif olmamalarını istemediğini belirtti. Peygamber Efendimiz (s.a), o dönemde kadınların savunucusuydu ve Kur'an'da kadınlarla ilgili yaklaşık 300 ayet bulunuyor. Kur'an'daki hitaplar hem kadınlara hem de erkeklere yöneliktir. Hakiki ve hukuki meselelerde kadınlar ve erkekler arasında hiçbir fark yoktur. Kadınlar da tayyib bir hayat sürebilir ve rehberlik edebilir."

Ramazani şöyle ekledi: "Büyük bir amaca ulaşmak isteyenler bedel ödemelidir. Rivayetlere göre eğer bir genç kendini büyük işlere adarsa yüksek makama ulaşır. Eğer bir toplum adalet arayışında ise ve keyfi yönetimden kurtulmak istiyorsa, bedel ödemelidir. İslamî sistem, dini kimlik kazanmak için devrim sürecinde kırk yıl boyunca büyük bedeller ödedi. İran'ın savaş dönemini "Kutsal Savunma" olarak adlandırıyoruz çünkü bütün araçları kutsaldı ve kutsal olan bir amaca ulaşmak için kutsal olmayan araçlarla hareket edilemez.

Şii Alimlerin Savunma Cihadına Verdiği Önem

Üstad Ramazani, İran tarihine de atıfta bulunarak şöyle dedi: "Üç yüz yıl önce ülkemizin coğrafyası bugünkünden çok daha büyüktü; her sözleşmede bir toprak parçası kaybediliyordu ve sonuncusu da Bahreyn'di. Ama işte bu küçük İran'ın da büyük erdemi vardır ve İranlılar her zaman yüce kişiliğe sahiptiler."

Cihadın iki türü olduğunu ifade eden Ramazani şöyle dedi: "İlk türü tartışmalı bir konu ancak savunma cihadı konusunda Şii ve Sünni alimleri arasında bir görüş ayrılığı yoktur." Bir çeşit savunma, bireysel olarak canı ve malı savunmaktır. Bir başka savunma da zorba güçlere karşı direnmektir ki bu meşru ve makul bir savunmadır. Sadece Şii alimler savunma cihadı için akla uygun bir neden aramaktadır. Eğer sınırları genişletmek için savaşılsaydı o savaş ayet ve rivayetlere uygun olmazdı."
Ramazani ayrıca şöyle ekledi: "Hem yol hem de amaç kutsal olmalı. Sadece bu şekilde cihad ve savunma kutsal olur. Eğer direniş gerçekleşmezse İslam ülkeleri zulüm altında kalacaktır.
Hac Sûresi'nin 29. ayetinde şöyle buyurulmaktadır: "Savaş dayatılan kimselere cihad izni verilmiştir. Çünkü onlara zulüm edilmiştir ve Allah onlara yardım etme gücüne sahiptir." Peygamber'in (s.a.a.) döneminde Allah tarafından cihad izni verilmedi ve Allah Resûlü sadece aydınlatma cihadıyla görevliydi. Medine'de birkaç yıl kaldıktan sonra Allah müslümanlara cihad etme iznini verdi. Kur'an ayetlerine göre eğer Allah bir grubu zalimler ile savaşmak için görevlendirmeseydi, camiler ve Allah'ın adının anıldığı bütün mekanlar yok edilirdi."

Kuran'da Yaklaşık 400 Ayet Cihad Hakkındadır

Uzmanlar Meclisi üyesi şöyle ifade etti: "Kuran-ı Kerim'de cihad ile ilgili yaklaşık 400 ayet bulunuyor. Hiçbir fıkhi hükümle ilgili bu kadar çok ayet yoktur. Günümüzde bazı gruplar zulüm ve işgal gerçekleştiriyor. Fıkhi kaideye göre eğer onlara karşı durmazsak, her şey yok olacaktır. Gürcistan Başpiskoposu bana şöyle dedi: 'Siz 70 yıl süren komünist dönemi görmediniz, o dönemde kiliselerimiz ve camilerimiz depo olarak kullanıldı.'
Batı insanı dine karşı iki çeşit yol seçti. Biri dini tamamen yok etmek diğeri dini kısıtlamak ki bu yöntem hala devam etmektedir. Düşmanlar Gazze'yi yok edip şimdi Suriye'ye geldiler ve onlar kuralları çiğnemekle tanınırlar."

Gilan Eyaleti'nin Yüksek Kapasitesi

Konuşmasının devamında Üstat Ramazani şu ifadeleri kullandı: "Gilan'ın her zaman bilimin merkeziydi ve Ayetullah el-Uzma Behcet ile Ayetullah el-Uzma Mahfuzi bu eyaletin önde gelen şahsiyetleri arasındadır. Şehit Mirza Küçük Han-i Cengeli ictihad mertebesine kadar okuyan bir din alimiydi. Gilan eyaletinin din alimi şehitlerinden biridir. O, hem bir din alimiydi hem de din aliminin çocuğuydu; yabancıların aşırılıklarına karşı durdu ve bölücülük peşinde değildi."

Gilan halkının Uzmanlar Meclis'indeki vekili şöyle dedi: "Gilan insan kaynakları açısından seçkindir. Geçmiş dönemde bir grupla Ayetullah Hamaney'in yanındaydık. Kendisi de Gilan'ın seçkin eyaletlerden olduğunu belirtti. Gilan eyaletinin kapasitelerinden biri genç insan kaynağıdır. Gilan halkı devrim yolunda hem can hem de mallarını verdiler ama maalesef henüz gereken konumlarına ulaşamadılar. Herhangi bir yetki için bir şahsiyeti seçerken her zaman liyakat konusunu vurguladık. Devrimin iki lideri de bunu vurgulardı: Yetkilileri seçme ölçüsü uzmanlık ve taahhüt olmalıdır."

Şehitler İslam Hakimiyetinin Sürebilmesi için Can Verdi

Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Genel Sekreteri şöyle belirtti: "Şehitler İslam yasalarının hâkim olması için canlarını feda ettiler. Onlar üzerimizde büyük bir sorumluluk bıraktılar ve biz büyük bir imtihanla karşı karşıyayız ve görevimizi yerine getirmeliyiz."

Comment

You are replying to: .