Thursday 12 December 2024 - 23:12
Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Havza / Irak Haşd-i Şabi Kültür İşleri Başkan Yardımcısı: Halk arasında Velayet-i Fakih’in direnişin lideri olarak konumunun açıklanmasında ciddi bir zayıflık görülmektedir. Eğer Velayet-i Fakih olmasaydı, direniş oluşmazdı.

Havza Haber Ajansı muhabirinin aktardığına göre, Irak Haşd-i Şabi Kültür İşleri Başkan Yardımcısı Hacı Seyyid Haşim el-Haydari, “Uluslararası Alanda Direnişin Kültürel Yönetimi” başlıklı bir bilimsel toplantıda Velayet-i Fakih’in konumunu değerlendirdi. Toplantı, Beşeri Bilimler ve İslam Kültürü Araştırma Merkezleri iş birliğiyle düzenlendi.

Seyyid Haşim el-Haydari konuşmasında, günümüzde toplumun entelektüel kesimi ile direniş cephesi arasında bir mesafenin bulunduğunu belirtti ve bu mesafenin ortadan kaldırılması için “tebyin cihadı”na ihtiyaç olduğunu vurguladı. Direnişin bir görev, velayetin ise bir inanç olduğunu ifade eden el-Haydari, bazı bireylerin velayetten uzaklaşıp direnişe yöneldiğini söyledi. Bu sorunun çözümü için medya araçlarının etkin bir şekilde kullanılması gerektiğine dikkat çeken el-Haydari, özellikle Suriye’nin kültürel alandaki boşluklarının önemli bir eksiklik olduğunun altını çizdi.

El-Haydari sözlerine şöyle devam etti: “Halkın bakış açısı, İslam devletinin yönetimini direniş olarak görmeye yöneltilmelidir. İslam Cumhuriyeti, direniş yönetiminin temeli ve sütunudur. İslam Cumhuriyeti’nin ilkelerinden biri direniştir. Eğer bu ülke olmasaydı Irak, Yemen ve diğer ülkelerde direniş oluşmazdı. Merkez, silah ve asıl lider burada bulunmaktadır.”

Hüccetü’l-İslam vel-Müslimin el-Haydari şöyle ekledi: “Defalarca Seyyid Hasan Nasrallah’a şunu söyledim: Ayetullah Hamaney, sadece direniş hareketinin lideri değil, direniş cephesinin lideridir. Bizler İslam Cumhuriyeti sisteminin bir direniş sistemi olduğunu tam olarak anlayamadık. Örneğin direnişin hem askeri hem de alimi olan Şeyh Zekzaki altı çocuğunu direniş cephesine ve Şiilik yoluna feda etmiştir. Bu nedenle Velayet-i Fakih’i savunmak da bir direniş gerektirir.”

İslam Cumhuriyeti, 1400 yıl sonra kurulan ilk İslam devletidir

El-Haydari, halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun yeterince açıklanmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Velayet-i Fakih’in direnişin lideri olarak konumunu halk arasında açıklamada ciddi bir zayıflık görülüyor. Eğer Velayet-i Fakih olmasaydı, direniş de oluşmazdı. Şu anda Şehit Kasım Süleymani üzerine videolar, kitaplar ve medya çalışmaları yapılıyor ancak bu faaliyetlerde Hacı Kasım’ın velayet bağlılığına yeterince yer verilmiyor.”

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin el-Haydari, son fıkhi, ilahi ve dini yönetimin İmam Hasan el-Mücteba’nın (a.s) hükümeti olduğunu belirtti ve şöyle devam etti:

“1400 yıl sonra, İslam Cumhuriyeti gibi bir sistem, büyük zorluklar ve kan ile Şii bir hükümet kurmayı başardı. Tarih boyunca ya bir İslam hükümdarının Şii bir veziri vardı ya da Şii topluluklar bulunuyordu, ancak hiçbir zaman bir İslami hükümetimiz olmadı. Ancak burada da hükümetlerin açıklanmasında zayıf kaldık. Çünkü Suriye’nin çöküşü doğal bir durumdu; halk, düşmanın hile ve faaliyetlerine karşı bilinçli değildi.”

El-Haydari şöyle devam etti: "En güzel sahnelerden biri, halkın bir günde direnişini ispat ettiği 22 Behmen (11 Şubat) yürüyüşüdür. 22 Behmen 2019’da Seyyid Hasan Nasrallah, İran’da İslam Cumhuriyeti sisteminin çeşitli alanlardaki ilerlemelerinin istatistiklerini sundu. Bunu yaparken kendi en zor koşullarında bulunmasına rağmen, İran halkına geçmişte nerede olduklarını ve şimdi nerede olduklarını anlatmaya çalıştı. Ayrıca İmam Humeyni’nin (r.a) vasiyetine göre, İran halkının Peygamber Efendimiz (s.a.a) zamanındaki Hicaz halkından daha üstün olduğunu vurguladı.”

“İslam Cumhuriyeti sistemini savunmak, en büyük direnişlerden biridir” diyen Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin el-Haydari, İran halkının direnişini bir nimet olarak değerlendirdi ve şu ifadeleri kullandı:

“Gadir-i Hum günü 120 bin kişi İmam Ali’ye (a.s) biat etti, ancak sadece 70 gün sonra yalnızca dört kişi verdiği sözde durdu. İran halkının 46 yıl sonra bile çeşitli yürüyüşlere katılması büyük bir nimettir. Şunu unutmamak gerekir ki, İslami bir hükümetin ilk göstergesi ekonomik meseleler olamaz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve İmam Ali (a.s) dönemlerinde bir şehitler vakfı yoktu, bu yüzden bir İslam hükümetinde ekonomik göstergeler temel ölçüt olmamalıdır. Zamanında Hizbullah, İran’dan daha kötü ekonomik koşullarda bulunuyordu ancak Velayet-i Fakih’e bağlılığı nedeniyle direnebildi.”

El-Haydari, mevcut durumu bir savaş hali olarak tanımlayarak şunları söyledi: "16 yıl boyunca Seyyid Hasan Nasrallah’ın yanında bulundum ve kendisinin İslam Cumhuriyeti sistemini bir kez bile eleştirdiğini görmedim. Kardeşlerim ve bacılarım, dikkat edin şu anda savaş halindeyiz. İsrail ve Amerika, ‘Yeni Orta Doğu’ adını verdikleri projelerini uyguluyorlar. Önce Suriye ardından Irak ve sırasıyla diğer ülkeleri ele geçirmeyi hedefliyorlar. Şu an eleştiri zamanı değil; tebyin (açıklama) ve direniş zamanıdır.”

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin el-Haydari konuşmasını şöyle sürdürdü: "Direniş, Beyrut’a veya Şam’a gitmek ve düşmanla birebir savaşmak anlamına gelmez. Direniş, Kum, Meşhed, üniversiteler ve diğer kültürel merkezlerde yapılır. İsrail ile Lübnan arasında ateşkes sağlandıktan sonra Netanyahu bir konuşma yaptı ve geçici ateşkesin nedenini, İran’daki hedeflerine odaklanmak olarak açıkladı. O zaman İslam Cumhuriyeti sistemini savunmak, en büyük direniştir. Ayrıca Velayet-i Fakih’i savunmak ve açıklamak sadece fitne ve karışıklık zamanlarında değil, her zaman yapılması gereken bir görevdir.”

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin el-Haydari, Havza Haber Ajansı muhabirinin, “Direniş cephesi neden son Suriye olaylarına müdahale etmedi?” sorusuna şu şekilde yanıt verdi:

“Suriye’nin durumu, 13 yıl önceki (IŞİD’in varlığı dönemiyle) şu anki durumdan farklı. Geçmişte, saldırganlar öldürme ve yağma ile girdiler ancak şu an halk onları destekliyor.”

El-Haydari, şunları da ekledi: "Suriye’de birleşik bir askeri güç bulunmaması ve halkın muhalif grupları desteklemesi, direniş cephesinin bu olaya müdahil olmamasının diğer nedenlerindendir. Ayrıca Suriye halkı arasında cihad ve direniş kültürünün doğru bir şekilde açıklanmamış olması ülkede Velayet ve liderliğin eksikliği de Suriye rejiminin çöküşüne neden olan diğer faktörlerdir.”

Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudurHalk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Halk arasında Velayet-i Fakih’in konumunun açıklanmasında bir zayıflık görülmektedir / İslam Cumhuriyeti direniş yönetiminin temeli ve sütunudur

Tags

Your Comment

You are replying to: .
captcha